Kayıtlar devamlı olarak editlendiği için blog ismi böyle seçilmiştir ara sıra girip tekrar bakmanızı tavsiye ederim.

11 Eylül 2016 Pazar

What if Akainu is the main character? -One piece Fanfiction- 6/?

Açıklama:
"If Akainu was the main protagonist, I could put an end to One Piece within a year" Oda in an interview. ODA: Akainu ana karakter olsaydı one piece’i 1 senede bitirebilirdim.
Dolayısıyla bir denemek istedim eğer gerçekten olsaydı ne olurdu

Bölüm 1

“Bu Sakazuki mi?”
“O tekneyle ne yapıyor?”
“Hey Sakazuki!”

Kollarını kavuşturmuş adam hasır şapkasının gölgelediği gözleri açığa çıkmayacak kadar kafasını çevirdi kıyıdaki balıkçıya.

“Kıyıdaki canavara dikkat et!”

Eğer denk getirirse bir yonkou’nun bile kolunu kaptırabileceği bu canavar –her ne kadar o seviyede birinin tek kol yüzünden gücü azalmayacak olsa da- korkutucuydu, evet. Ancak balıkçının baygın bakışlarla yaptığı bağırtı uyarı taşımıyordu. Aksine canavar için endişelenmek daha doğru olurdu. Maalesef tam bu anı bekliyormuş gibi ortaya çıkan canavar bundan habersizdi.

6 Eylül 2016 Salı

Çelikle Dans -özgün eser-

Kılıç kullanan biriyle kılıç ustası arasındaki farkı bilir misin?
Soğuk zemin karla örtülmüş,kırmızıya boyanmıştı. İnsanların yoğun kanı olabilecek en yağlı boya yoğunluğuyla serpilmişti yere. Rakibini aşamayacağına dair olan düşünceleri kafasından uzaklaştırmaya çalışıyordu. Biliyordu ki kendisine öğretmenlik yapmış, ustası olmuş, kılıcı öğretmiş bu adamı yenmeliydi.Ancak tek başına kalmıştı. Bütün yoldaşları havadaki soğuğu dahi hissedemeden yerde yatıyordu. Ancak şanslı olan birkaç tanesinin uzuvları hala yerindeydi
Birinin savaş sırasında yalnız olduğunu düşünüyor olabilirsin
Tek kılıç kullanırdı. Geleneksel öğütlerle ve modern mühendislikle işlenmiş çelik kendini sarmalayan ellere bırakmıştı. Havada ilerlerken önüne gelen her canlıyı usta bir aşçının elinden çıkmış yemeğin dişler tarafından dağıtılması kadar kolay kesip geçiyordu. Uğruna salındığı eylem kesmek değildi adeta, kağıda dökülen bir şiir gibi süzülmekti sadece.
Yanılıyorsun
Pek çok silah çıkmıştı kılıç karşısına. Silahlar yeterince iyiydi aslında.Ancak kullanıcılarının elinde kurak topraklardaki bitkiler gibi kuruyor, solup gidiyorlardı.
Asla yalnız değillerdir.
Bunları düşünmemeye çalıştı. Zira kafasını boşaltması gerektiğini öğretmiş ve öğütlemişti ustası. Meditasyon yapacak vakti de yoktu. Doğal olarak saldırmayı seçti
Neden yalnız olmadıklarına dairde pek çok neden gösterilir
İnci kimonosunun altına giriyordu soğuk. İnce beyaz çoraplarında ki her mikroskobik açıklığa hücum ediyordu ısırmak için.
Ancak söz sanatında da ihtisas yapmış bir kılıç ustasının sözü açıklar en iyi
Çarpışan çeliklerden fışkıran kıvılcımlar ateşin doğasına uygun olarak birbirlerine dolanıyor. Şehvetli aşıklar gibi flemenkoya girişiyorlardı
Zira başka hiç kimse hissedemez bunu.
Daha önce hiç böyle hissetmemişti öğrenci. Bu his ustasına karşı olan bir his değildi. Yıllarca yaptığı eğitimden gelmiyordu. Farklı bir dürtü, farklı bir duyguydu.
Herhangi bir silah kullanan değil, kılıç kullanmayan hiç kimse bilemez bunu.
Bedenine saplanan çeliğin havada ki kar taneleriyle ilerleyen hareketiyle ilgilenmemeye başladı bir süre sonra. Elinde kavradığı kını fark etti önce.
Kılıç ustası der ki, temel olarak yaptıkları eylemi fark ettiklerinde
İlk görüşte aşık olduğu kıza bakar gibi teni aracılığıyla baktı kınına. Bedenindeki hücreler katledilirken o elindeki çeliğe kaymıştı bu sefer.
Duruşları değişir onların
Bedeni çeliğe daha iyi odaklanabilmek adına ustasının kılıcından uzak bir yere getirmişti onu. Artık sadece teniyle bakmıyordu kılıcına.
Bakışları değişir
Kılıcını görüyordu, kılıcındaki kokuyu alıyordu, kılıcından çıkan şarkıyı duyuyordu, bozuk para ve pil karışımı bir tad alıyordu ağzından içeri giren solukla, teninde ki hisler hücum ediyordu kılıca
Karşılarındaki ne olursa olsun bir avcının avına baktığı gibi bakarlar
Eğer elindeki kılıca bu kadar odaklanmasaydı görebilirdi belki. Ustasını gözlerindeki gururla karışık duyguyu. O öyle bir duygu ki kimse görmemişti onda. Zira kendisini yenecek olan kişi bile rakibiyle değil kendisini aşan biri olmalıydı öncelikle.
Mesafeyi ölçerler
Bedeni rahatlamıştı öğrencinin. Ancak hazır ve nazır bekleyen bedeninin üstündeki gözleri keskinleşmişti. Öylesine odaklanmışlardı ki eğer baktıkları yer şehrin öteki ucu olsaydı kardan adam yapan çocukları izleyebileceklerdi.
Gözlerindeki korkuyu görürler
Ancak hemen önlerindeki ustaya bakıyorlardı. Sadece göz bebekleri de değil, bedendeki trilyonlarca hücre mevcut işlerini bırakmış rakiplerine bakıyordu artık.
Doğru zamanı beklerler
Ustanın elindeki kılıç şiir yazmak için atılınca kendi de çok ufak bir hareket yapmıştı. Kaslarıyla değil, isteğiyle değil her hücresi ayrı bir birey olarak karar vermiş ancak ekip çalışmasıyla hareket etmişlerdi.
Ve saldırırlar
Gerçek bir kılıç savaşına yaraşır bir şekilde uzun sürmemişti hamleler. Tek bir yaradan sonra ki ikinci saldırıyı yapıyorlardı. Ancak biri aldığı canlar ile amacına odaklanmışken öğrencisi bir aydınlanma içerisindeydi.
O an anlarlar ki yaptıkları şey dövüşmek değildir
Kılıcını savurmak gibi gelmiyordu eski öğrenciye. Bir uzvuyla hareket ediyordu. Bir uzvunu hareket ettiriyordu. Uzvu üstündeki hücrelerin ekip çalışmasıyla hareket ediyordu.
Yaptıkları şey birilerini memnun etmek değildir, kendileri dahil
Buraya gelme nedeni çıkmıştı aklından
Yaptıkları şey kazanmaya çalışmak değildir
Ustasını geçmek değildi yaptığı. Kendisini geçmek değildi. Kılıcıyla bir olmak değildi. Kılıcını uzun bir uzuv olarak görmek değildi.
Yaptıkları tek bir şey vardır
Yaptığı eylem bambaşkaydı. Yaptığı eylem iki farklılığın bir bütün içinde hareketiydi. Tek bir organizmanın sade bir eylem için yaptığı hareketti. İki çarkın farklı yönlere dönmesiydi yaptığı…
Yaptığı tam olarak…
Kılıçlarıyla dans etmekti


OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER