Bölüm 1
Yoğun bir gün olmuştu. Bir ihbar ile başlayan olaylar
silsilesi olabilecek en kötü ihtimali de beraberinde getiriyordu. En büyük
düşmanının eline geçebilecek çok tehlikeli bir silah. İstihbaratını toplamış
karanlık mağarasına çekilmişti. Her ne kadar özünde mağara olsa da içindeki
ileri teknoloji ürünler ile benzerlerinden ayrılıyordu.
Kendisi içeri girdiğinde ışıklar yanmış ve son teknoloji
ürünü bilgisayarın ışığı tek aydınlık nokta iken artık her yer görünüyordu.
Zırhlı aracın kapısı üst tarafından bir bütün şeklinde açıldı. İçinden çıkan
kostümlü kahraman ise kendini bir insanın geliştirebileceği en uç noktalara
kadar eğitmiş bedeniyle indi araçtan. Normalde bu mağara en mahrem yerlerinden
biriydi kendisi için. Buna olan güveni sayesinde araçtan iner inmez sembolü
olan yarasa maskesini sıyırırdı normalde kafasından. Kendisinden başka bir el
temas ettiği anda ufak bir bayıltıcı gazdan uygun dozda elektrik şokuna kadar
envai çeşit çeşit önlem içeren bir maskeydi bu. Ancak bu sefer çıkartmamıştı.
Bir başka göz görebileceği için değil. Hiçbir göz bakmıyordu zira kendisine.
Ancak yapacağı konuşmanın ciddiyeti gereği çıkarmamıştı maskesini henüz.
Pek çok ekranın bulunduğu bilgisayarın karşısına oturup
saati kontrol etti. Eğer olabilecek bütün ihtimaller ile kafası meşgul
olmasaydı böylesine genç biriyle neden işbirliği yaptığını sorgulayabilirdi.
Cevabı basitti aslında. Kara şovalyenin bile sınırları vardı. İnsan olmanın
getirdiği sınırlar.
Ekran açılıp belli bir font ile yazılmış tek bir harf
belirdi vakit gelince. Bir dakika bile geç ve ya erken açılmamıştı ekran. Tam
belirledikleri saatte gelmişti. Kullanılan font gereğince dik çubuğun ortası
boşluk üstten kıvrımlıydı. Ters dahi bakılsa yine aynı “L” harfini verecek
şekilde tasarlanmış bu harfin arkasında büyük bir dedektiflik örneği duruyordu.
Stratejist olarak kendisi daha iyi bir yer edinmiş olsa da batman bu zekayı
takdir ederdi. En azından bu kadar sert olmasaydı edebilirdi.
Ciddi ama genç işi bir duruşu olan harften ses yükseldi
“Ben L”
Muhattap aldığı kişi özel yapım eldivenlerini geçirdiği
ellerini ağzının önünde kavuşturmuş öylece bekliyordu cevap vermeden. Bunun
üzerine kendisine seslendi büyük harf
“Batman?”
Cevap beklemeye devam etti bir süre. Sonunda aldığı karşılık
ise kendisi gibi bir dedektif için bile çok az ihtimalle beklediği bir cümleydi
“Bu işten çekilmeni istiyorum.”
L lakabını kullanan dedektifin uykusuz kalmaktan altı mosmor
olmuş gözleri hafifçe oynadı. Basit bir beyaz T-shirt altında kot pantolon ile
sandalyeye iki ayağının üstünde çömelmiş bir pozisyonda oturuyordu. Ekran
karşısında geçirdiği onca zaman sonra eğikleşmiş boynunu ekrana uzattı biraz
daha.
“Bu artık kişisel bir mesele ”
“Senin için olduğu kadar Kira içinde öyle.”
Sorulardan çok direk sorulacak soruyu tahmin edip verilen cevaplarla
süren konuşmanın farkında olan L bunun manasını kavramıştı hemen.
“Olaylara müdahil olan kişiler yüzünden işbirliği
yaptığımızı düşünüyorum”
Kullandığı geçmiş zaman eki bile akıcı İngilizcesi ile tam
olarak söylemek istediğini verecek kadar iyi seçilmişti. Kara şovalye ise aynı
kararlılık ile karşılık verdi
“Jokerle yalnız ilgilenmeliyim”
Düşmanın kendisi gibi bir delikanlı için fazla tehlikeli
olduğunu belirtmişti konuştuğu kahraman.
“Kiranın elindeki güçte öyle. Bu yüzden onu yakalamalıyım”
“Kirayı yakalarsan bu işi bitirirsin. Joker ise defalarca
yakalanmış biri.”
İki dedektiften beklendiği gibi tek bir soru sorulmuyordu.
Soruları biliyorlardı. Cevapları da biliyorlardı. Bu konuşma sonuçların
karşılaştırılıp tartılmasından ibaretti.
“Onun için her şey bir şakadan ibaret”
“Gerçek ismimi bilmiyor”
“Benim de öyle”
L durdu. İsmin önemi olmadığını kavramıştı az önce. Elbette
bunu biliyordu. Ancak bunu bir avantaj olmadığını yeni kavramıştı. Durumu daha
iyi idrak ettiğini belirten bir şekilde hafifçe kafasını oynattı.
“Benim için endişelenirsen bu davada ilerleyemezsin”
“Bu davada ilerlemeyeceğim...”
Dedi bir düğmeye uzanırken, zira görüşme sonlanmıştı kendisi
için
“Bu davayı bitireceğim”
Kara şovalye konuşmayı sonlandırırken Gotham şehrinin ücra
bir köşesinde de bir Japon lise öğrencisi ağır makyajına rağmen yanaklarındaki
yarlarını kapatmayan suratla konuşuyordu. Palyaço makyajı yapmış ve mor ile
sarı tonlarında bir takım elbise giymişti konuştuğu kişi. Devamlı sırıtan
yüzündeki caniliği makyaj dahi kapatamıyor aksine daha çok öne çıkarıyor
gibiydi.
“Demek uh…şu katilin yerini biliyorsun, adı neydi?”
“Kira”
Kısa bir kahkaha attı makyajlı adam.
“Kira evet, sizin dilinizde katil demek değil mi? Ne kadar
basit, onca insanı öldürdükten sonra daha klas bir isim veremezler miydi? En
azından fanları tarafından”
Liseli genç karşılık vermedi. Etrafında olup biteni
gözlemeye çalışıyordu. Ancak çelik gibi iradesi sakin kalmasını sağlıyordu.
Yine de odada ki uyuşturulmuş ve kafayı bulmuş insanların birbirlerine savsakça
vurmalarına aldırmamaya çalıştı.
“Eh yaptığı şey suçluları öldürmek”
“Yine de yarasaya karşı koymak için bana geliyor ne riyakar
ama. Eğer yaptığı ironi bu kadar komik olmasaydı ona asla yardım etmezdim”
“Bunun için müteşekkir.”
“Ben de küçük hücremin çevresindekilerin bir anda
birbirlerini öldürmeye başlamalarına müteşekkirim. Aynı benim Joker Venom’a
benziyor. Sanki ben yapmışım gibi. Zekice ve komik zira üstümde hiç o
kimyasaldan kalmamıştı”
Tekrar bir kahkaha basan Joker neden Kiranın kendisinin
gelmediğini sormuştu peşinden bu demir iradeli gence.
“Böyle bir ortama girmek istemeyeceğini sanıyorum”
“Neden burası şahane değil mi?”
Bir sihirbazın en iyi numarasını sergilemesi gibi ayağa
kalkıp gösteriş bir şekilde etrafını sundu gözler önüne. Belli ki az önce
bahsedilen kimyasalı almış insanlar birbir düşmeye başlamıştı yüzlerinde hiçte
doğal olmayan bir gülümseme ile.
Lise öğrencisinin Japon şivesinden kaynaklanan eğreti
İngilizcesi buna bir karşılık bulamıyordu sözcük dağarcığında. Sonunda bu
hiçbir şeyin yerli yerinde durmadığı ortama kendi dilinde bir kelimeyle
karşılık vermişti.
“Kaos”
“Ah bu kelimeyi biliyorum. Ancak Kaos iyidir Light Yagami
çünkü kaos eşittir.”
Bir an ne diyeceğini bilememişti Yagami. Karşısında bu kadar
çılgın biri varken soğukkanlığını korumak için bütün iradesini kullanıyordu. En
son bu kadar kendini zorladığında L bizzat kendisi kim olduğunu söylemişti
Yagamiye. Ancak o zaman bile en azından çevresine kendisini her an korumasını
gerektirebilecek bir kaos hakim değildi. Sonunda sadece bir elçi olduğunu
hatırladı birden. Belki de bu kadar soğukkanlı olmak iyi değildi. Bu manyak
Kira olduğunu öğrenirse ne yapacağını kimse bilemezdi. Bu yüzden sessiz kalmak
yerine tedirginliğinin birazını dışa vurmaya karar verdi.
“Katılmıyorum. Kaos değişkendir. Örümcek için normal olan
sinek için kaostur”
“Ah demek öyle”
Hala çevresini göstermekle meşgul olan Jokerin arkası dönük
kurduğu bu cümle sırasında bir an sesi değişmişti sanki. Hatamı yapmıştı? Belki
de yakalanmıştı. Sakin kalmaya özen gösterdi tekrar. Tam bu sırada hızla dönüp
makyajlı yüzünü dibine kadar getirdi lise öğrencisinin. Bir an kendisine
saldıracağına emin olduğu bu hareket sonrası nazik bir ses ile gülümsemişti
kendisine
“Tanıştığıma memnun oldum Light Yagami. Merak etme yarasa
ile ilgileneceğim. Kiraya söyle-Ne tuhaf bir isim- kendine dikkat etsin. Zira
seni görünce Kiranın bir çocuk olabileceğini düşünüp endişelendim.”
Ardından kahkahalar atarak gidip kendi yaptığı kaos içindeki
insanları bir kenara götürmeye başladı. Yagami ise artık yol edildiğini anlamış
geldiği yoldan dönerken arkasına bile bakmamıştı. Ancak Ryuk’un yorumuyla ne
olduğunu öğrenmişti
“Hah şuna bak insanları tepeden tırnağa bağlıyor. Zaten
uyuşuklar onları bu kadar bağlamanın anlamı ne ki?”
Kaldığı otele gidene kadar az önce yaptığı iş(!) görüşmesini
düşünüyordu. Ortamın ne kadar acayip olduğundan yol boyu dem vuran Ryuk ise
Yagaminin durumunda bir tuhaflık sezmişti. Hatta bunu dile getirmekten
çekinmemişti
“En son L ile görüştüğünde böyleydin”
Otele vardıklarında ise bu tespitinde ne kadar haklı
olduğunu gördü. Zira aynı çığlık ile masaya ellerini vurup ardından kafasını
kollarına gömmüştü
“Lanet olsun! Beni yakaladı. Üstüne bana çocuk muamelesi
yaptı. Lanet olsun!”
Gözlerinde tıpkı ölüm defterini en yoğun kullandığındakinden
bile daha karanlık bir bakış belirdi birden
“Sen görürsün Joker. Batman aradan çekilsin seninle de işim
var”
“Ooo korkunç. İnsanlar çok korkunç”
Bölüm 2
Suçluların ölüm oranı artmaya başlamıştı Gotham’da. Bir
gecede aniden yükselen ölümleri suçun büyük oranda azalması takip etmişti. Bu
durum sadece tek bir kişiyi etkilemiyordu.
Kahkahasını tüm Dünyaya duyurmak istercesine kendinden
geçmiş Joker bir gemi dolusu insanı rehin almıştı bu sefer. Ancak ortada birden
fazla yolcu gemisi vardı ve hepsi pencerelerine kadar boyanmış olduğu için
içerisi görünmüyordu.
“Onda bunda şundadır. acaba insanlar hangi küçük kayıktadır?
Yarasa gelip doğru kayığı bulacak mıdır? Yoksa 100 kişinin daha kanı ellerine
mi bulaşacaktır?”
Aynı kahkaha tekrar yükseldiğinde içinde kara şovalye
dışında başka kimsenin olamayacağına kanaat getirilebilecek kadar siyah bir
uçak yaklaştı gemilerin ortasına. Batman maskesinin altında gözlerine inen ufak
beyaz ekrandan en çok sinyali takip ederek rehin alınan insanları arıyordu.
Sonuçta herkesin bir cep telefonu olmalıydı öyle değil mi? Bunlardan yayılan
sinyalleri takip edebileceğini düşündü.
Ancak ekrana gelen görüntü işini kolaylaştıracak türden
değildi. Bütün gemilerde yoğun bir cep telefonu sinyali vardı. Teknolojiye bel
bağlayamayacaktı belli ki. Neyse ki yeni ortağı insan gücü yardımında
bulunmuştu da bir de Kira denen katille uğraşması gerekmiyordu.
L iseJokerle iş birliği yaptığına inandığı Kiranın yerini
tespit etmek için öncelikle Jokerin en son bulunduğu yerleri araştırmaya
girişmişti. Kara şovalyeden aldığı istihbarat ile bunu başarabilmiş sonunda
belli bir bölgeye kadar indirgemişti ihtimalleri. Hemen helikopterine atlayıp
sadık uşağı ile olay yerinde bir hava turu düzenlerken aşağıdan da emrindeki
polis birimlerini harekete geçirmekten geri durmamıştı.
Ancak her türlü trafiği ve bürokrasiyi aşan yetkisi ve
parası tek bir şeyi geçmesine engel oluyordu. İnsanlar…
Kiranın Gotham gibi suçtan kokuşmuş bir şehre gelip
suçluları Batman’nin asla yapmadığı ve yapmayacağı şekilde temizlemesi halkın
dikkatini çekmişti. Envai çeşit suçludan çok çeken halk sonunda bir umut ışığı
görünce sabırlarının son raddesine geldiklerini gösterip Kiranın hareketlerine
destek vermeye polisi durdurmaya başlamışlardı.
Sadece bu kadarla kalsa iyi pek çok poliste onlara destek
veriyordu
“Ortağımın Bane tarafından tek yumrukta nasıl öldüğünü
gördüm gözlerimle! Bir kalp krizi onun için iyilik bile sayılır!”
“Bay Freeze babamı çalıştığı depoda iş arkadaşlarıyla
dondurduğunda cesedini almak için buzlarının çözülmesini beklemek zorunda
kalmıştım!”
“Scarecrowun bütün şehri nasıl kimyasallara boğup bizi
birbirimize öldürttüğünü hatırlamıyor musun? Kendime geldiğimde dahi ellerimi
çocuğumun boğazından çekerken nasıl zorlandığımı!?”
Bütün şehir değil belki ancak yeterli bir kısım Kirayı
koruyordu Gotham şehrinde. Yıllardır canlarına tak eden suçluların temizlenmesi
fikri fazlasıyla cazipti onlar için. Kim onları suçlayabilir? Batman denilen
sözde kahramanın tek yaptığı onları bir hapse tıkmaktı.
Yine de bu kendilerine karşı olan düşüncelerin olmadığını
göstermiyordu.
“Onlar suçlu değil. Pek çoğu sadece akıl hastası. Bu yüzden
normal bir hapishaneye tıkılmıyorlar Arkham’a yollanıyorlar”
“Bunu ölen ortağıma anlat!”
İnsanlarla
uğraşmaktansa Kiraya odaklanmayı tercih eden L ise düşüncelerine dalmıştı
helikopterin içinde çikolatalı krakerlerini yerken.
“Neredesin Kira?”
Bu sırada Batman birkaç gemiyi taramış ve birkaç suçluyu
etkisiz hale getirmişti birkaç dakikada. Normalde mevcut operasyonda çalışan
suçluların dosyalarını inceler tam olarak nereye vuracağını nasıl bir
psikolojiyle sorgulayacağını bilirdi. Ancak Joker böyle bir ihtimali
çözdüğünden beri süre sınırı koyardı hep. Özellikle dosyalarına ulaşması kolay
suçlular olduğunda süreyi mümkün olduğunca optimum seviyede tutardı.
Bu süre meselesini sırf bu yüzden kısa tuttuğunu ilk fark
ettiğinde en büyük düşmanı tarafından ne kadar kolay çözülebileceğini fark eden
batman ise çareyi doğaçlamada bulmuştu. Artık araştırma yapmıyordu. Zekasına ve
tecrübesine güvenerek o an karar verirdi suçlunun psikolojisine. Bu konuda
yıllar geçtikçe daha iyi olmuştu. Oldukça vakit tasarrufu da sağlıyordu kendine.
Sorguladığı
adamlardan anladığı kadarıyla sonunda yolcuların birkaç gemiye bölündüğünü
çözmüştü. Ancak canını sıkan nokta daha farklıydı. Uçağında Alfred tarafından
verilen haberden beklediğinin aksi bir durum, suçlular hala çalışmaya devam
ediyordu. Bunun nedeni ise jokerden Kiradan olduğundan daha fazla korkuyor
olmalarıydı.
Vakit daraldıkça bir şüphe düşmüştü aklına kara şovalyenin.
Bu işte diğerlerinden farklı bir durum vardı. Joker her zaman bizzat olayı
izlemesi ve ya içinde olması ile övünürdü. Gösteriyi sunan kişi olmalıydı.
Ancak bu sefer sadece bir ses kaydı ile gemi hoparlörlerinden tekrarlayan bir
yayın yapıyordu. İçeri girerken çoğu kahkahadan ibaret olduğu için bu kaydın
kendisi olabileceği ihtimali üzerinde durmuş gemideki kaptan kamarasına
bakmıştı her geçişinde. Ancak oralarda yoktu. Neredeydi bu lanet olası palyaço?
Ses kaydına baktığında
bir süre hesaplaması işine girişti bu sefer. Ses kaydının süresi ve her gemide
ne kadar vakit geçirdiğiyle ilgili bir hesaplamaya girişip bir şeyi teyit etmek
istedi kendince. Bir yandan hiç durmuyor bir suikastçinin üzerindeki teçhizata
rağmen hafif ayaklarıyla koşma tekniğini kullanarak gemiden gemiye
koşturuyordu.
Batman hesaplamasını yaparken L ise zekasıyla birleştirdiği
hayal gücünü kullanarak kendine bir kere daha aynı soruyu sordu, çikolatalı
krakerleri bitmiş parmaklarını yalarken
“Kira olsaydım ne yapardım?”
Bir yandan radyodan dinlediği suçluların ölüm haberi ile bir
fikir cereyan etmişti kafasında.
“Pek çok suçlu kendilerine hemen müdahale edilebilmesi için
hastaneleri rehin almaya başladı.”
“Watari, en merkezi hastane nerede?”
Batman gemilerde harcadığı süreyi ve ses kaydını
hesapladığında ilginç bir sayı ortaya çıktığını fark etti. Eğer bütün gemilere
aynı sürede ulaşıp herkesi kurtarırsa geriye hala vakti kalıyor ve ses kaydı da
belli bir sayıda tekrarlanıyordu. Yani kendisine fazladan süre vermişti bu
sefer. Peki neden? Onları kurtarması için mi? Kendisini mi oyalıyordu? Belki de
suçluları kurtarmak için Kiranın peşine düşmesini istemiyordu? Ancak o zaman
neden kendisine bu kadar süre versin ki? Ya da belki, sadece belki Kiranın peşine
düşmesini istiyor olabilir miydi? Tekerleme tekrar çaldı
“Onda bunda şundadır. acaba insanlar hangi küçük
kayıktadır?”
Kayık! Bunlar kayık
değil! Bunlar yolcu gemisi! Hemen bir bölge taraması istedi Alfredten.
Bölgedeki tek kayık vardı. Diğerleri Batman’nin kurtardığı insanların bindiği
polis botlarıydı. Ancak bunu daha önce fark etmiş olsa da önce yolcu gemilerini
boşaltması gerekiyordu. Bu yüzden adımlarını hızlandırıp daha sert bir şekilde
suçluları etkisiz hale getirerek yoluna devam etti.
L ise hastanenin helikopter pistine varmış Watari ile
helikopter pistine basmışlardı ayaklarını. Suçlular birbir kalp krizine kurban
gitmeye devam ederken. Hastanede büyük bir koşuşturmacanın hakim olduğunu fark
etti. Pek çok suçlunun morga taşınıyor olmasının yanında ölmek üzere olan
suçlulara pekte istekli olmayan bir şekilde yardımcı olmaya çalışan hastane
çalışanlarının arasında yerde öylece yatmış pek çok ünlü Gotham suçlusu vardı.
Kambur dedektifin kulakları böyle bir ortamda beklediği son sesi yakalamıştı. Bir
kahkaha, tıpkı rıhtımdakine benzeyen bir kahkaha. O yöne yöneldiğinde birden
iki maskeli suçlunun birbirine yumruklarıyla giriştiğini gördü. Kahkahada o
sırada durup bir şeyler söylemişti. Kendisi duyduğu için hemen helikoptere
dönmelerini belirtti Watariye. Zira aracının geldiğinden bahseden palyaço
makyajı yapmış biri elinde bir defterle yukarı çıkıyordu.
Bu sırada gemideki herkesi botlara bindirip kayıpa varmış
kara şovalye ise istemediği bir manzara ile karşılaşmıştı. Ayaklarından
kafasına kadar iplerle bağlanmış bir lise öğrencisiydi bu. İpler ağzını dahi
kapattığı için sadece anlamsız sesler çıkartabiliyordu. İplerini çözdüğünde
bunun Japon bir lise öğrencisi olduğunu gördü
“Lütfen yardım edin. Ah sen batmansin”
Kendisinden bir korkmuş sonra kendine gelmiş olan genç kara
şovalye için pekte beklendik bir tepki değildi. Kendisinden korkmasını
anlayabilirdi ancak bu kadar çabuk kendine çeki düzen vermesinin biraz tuhaf
olduğunu kabul etmeliydi.
Yagami ise sonunda iplerden kurtulduğunda oyalamak istediği kahraman
tarafından çözülünce ikinci kimliğinin açığa çıktığını düşünmüştü bir an. Ancak
öyle olmadığını anladığında işbirliği yaptığı kişi tarafından nasılda tuzağa
düştüğü için içinden bir küfür daha etti.
Otel odasına kadar takip edileceğine ihtimal vermeyen Light
Yagami otel odasında dinlenirken birden içeri giren iki kişi tarafından
kaçırılmıştı. Sonra kafasına vuran sert bir cisimle bayılmış ve şu an yeni fark
ettiği üzere bir kayıkta uyanmıştı bağlı olarak. Bir örümcek tarafından
ağlarıyla sarılan bir sinek gibi bağlanmış olmasının neye referans olduğunu ise
sadece kendi fark etmişti.
Batman bu gence iyi olacağını polislerin birazdan geleceğini
söylediğinde ne özelliğini olduğunu sormuştu.
“Bilmiyorum”
Batman bu sefer biraz şüpheyle yaklaştı gence. Eğer bir
nedeni olmasaydı Joker onu buraya yönlendirmezdi.
“Emin misin?”
Diye üsteledi kara şovalye. Ancak başka bir cevap
kulaklığındaki Alfred tarafından gelmişti.
“Bay Wayne hemen hastaneye gitmeniz gerekiyor”
“Ben iyiyim”
“Kendiniz için değil, efendim. Korkarım davadaşımız Joker’e
aracını kaptırmış”
Batman tam da olmamasını istediği bir durumla karşı
karşıyaydı. Ondan açıkça Jokerden uzak durmasını istemişti ancak artık çok geç
olmuştu.
Hemen kayıktan çıkıp havaya bir tür balon attı. Hazırda
bekleyen uçağı da kendi olduğu yere dönüp hızlanmaya başlamıştı. Balona çarpan
uçak sahibini de alarak Gotham’ın karanlığına karıştı bir anda.
Yagami ise Joker gibi hastalıklı birinin ölüm defteri gibi
bir silahla neler yapacağından korkarak polis botunu beklemeye başladı.
Güvenmesi gereken son kişiyle iş birliği yaprak resmen yağmurdan kaçarken
doluya tutulmuştu
Bölüm 3
Hastaneye varan uçaktan atlayan kara şovalye iş birliği
yaptığı gençle karşılaşmıştı sonunda. Ancak muhabbet için zaman yoktu. Yine de
tek bir cümle ile bu zamanı harcamaya karar verdi.
“Sana bu davadan çekilmeni söylemiştim”
“Yeterince tecrübeli değilim diye mi?”
“Nereye gitti?”
“Bilmiyorum ama bir tahminim var”
“Nasıl?”
L nereye gittiğine dair olan tahminini belirtince Batman
bile çok mantıklı olduğunu kabul etmek zorunda kaldı. Ardından devam etti genç
dedektif
“Tecrübe eksiğim olabilir Batman ama senin kazandığın
tecrübe ile eksilen şey hala bende var. Hayal gücü”
Gerçekten de tecrübesi sayesinde az önceki lise öğrencisini
kurtarabildiğini kabul etmeliydi. Ancak Jokerin sonraki hamlesini üstünde ne
kadar çalışırsa çalışsın hala tahmin edemiyordu. Bu eksikliğini gideren genç
dedektife baktı. Teşekkür etmedi. Alışkanlığı değildi. Süperman olsa
yapabilirdi ancak kendisi yapmazdı. Daha fazla vakit kaybetmemek için hazırda
bekleyen uçağına atladığı gibi helikopterin son bulunduğu yere gitti.
Vardığı yer beyaz sarayın önüydü. Hala motoru çalışan
helikopterin yanında elinde bir defter ve kalemle kendi kendine konuşan Jokeri
gördü. Hiç vakit kaybetmeden uçaktan atladı.
Joker ise yeni tanıştığı ölüm meleğiyle koyu bir sohbete
dalmıştı bile.
“Demek o çocuğun amacı tüm suçluları öldürmek ve ölüm meleği
gözlerini dahi almadı ha?”
Kahkahaları arasında bunun ne kadar saçma olduğunu belirtti.
“Ne kadar basit bir heves ardında koştuğunu göremeyecek
kadar kibirli olması da cabası. Eğer gerçekten bir amacın varsa ortaya hayatını
koymalısın.”
“Sanırım haklısın”
Diye karşılık verdi Ryuk. Amacının Batman tarafından
öldürülerek bütün bir felsefeyi yıkmak olduğunu belirttiğinde Kiranın amacı
birden küçülmüştü ölüm meleğinin gözünde.
“Joker!”
“Ah işte onur konuğumuz da geldi.”
Arkasını döndüğünde gözlerinde değişik bir parlaklık vardı.
Bu kırmızı parlaklık jokerin tehlike seviyesini daha ne kadar arttırdığını
gösteriyordu. Ölüm meleğinin gözlerini almıştı.
“Bir adım daha yaklaşırsan kalbini tekletirim Bruce”
Üzerine koşmakta olan kara şovalye hem gerçek kimliğinin
ortaya çıkmasıyla hem de yapılan tehdidin gerçekliğiyle durmuştu bir anda. Bu
sırada iki kelime daha yazdı Joker deftere.
“Nasıl mı? Ölüm meleğinin gözleri sayesinde, merhaba de
Ryuk”
“Her ne yapıyorsan vazgeç Joker”
“Ah yani bu defterle yapabileceklerimden mi bahsediyorsun?
Onunla işim bitti. Alabilirsin”
Batman durdu. Bu nasıl bir tuzaktı böyle. Ya da tuzak mıydı?
Defteri Batman’nin ayaklarının dibine attı. Helikopterin pervanesi yeni durduğu
için artık şiddetli bir rüzgar olmadığından tam olarak ayaklarının dibine
düşmüştü defter.
“Sen ne yaptın? O sayfa da ne?”
“O çocuğu kurtardın mı?”
“Ne yaptın dedim!?”
Ne olacağını kestiremediği için ne yapacağını da
kestiremeyen kara şovalye Jokere saldırıp her ne olursa durdurmak istiyordu.
“Ah sadece aklıma gelen her suçlunun ve Dünya liderlerinin
ismini yazdım.”
Kara şovalyenin mantığı defteri almasını söylüyordu ancak
içinde durduramadığı bir hiddetle Jokere saldırması daha ağır geldi. Nedeni ne
kadar sorgularsa sorgulasın bulamıyordu. Tek yapabildiği Jokeri dövmekti artık.
Joker ise sadece kahkaha atıyordu. Suratına aldığı her bir yumruk darbesiyle
kahkahası bir an kesilse de bitmek bilmeyen bir arzuyla kaldığı yerden devam
ediyordu sesi
Sonuda ne gülecek mecali kalmıştı ne de kahkahasını
duyuracağı sesi. Ancak hala gülümsüyordu. Dağılmış yeşil saçları altındaki
makyajıyla karışmış kanı arasında dudaklarının altındaki sarı dişlerini
gösterebiliyordu hala. Batman içindeki hiddeti bir türlü dizginleyemiyordu. Bu
daha önce hiç olmamıştı. Neden tutamıyordu kendini. Sanki elleri kendiliğinden
hareket ediyordu.
Kafasına gitti elleri. Boynunu kırmak için hamle yapacaktı
belli ki. Ancak bütün hücreleriyle bunu yapmamasını haykırıyordu kendine. Neler
olduğunu anlamamıştı ancak kendisini durduramıyordu bir türlü. Pek çok kuralı
esnetebilirdi. Suçluları hastanelik olacak derecede dövebilirdi. Eğer bedeni
kaldırabilecekse başka birini öldürebilecek bir yöntemi daha güçlü düşmanlar
üstünde kullanabilirdi. Yine de mutlak tek bir kuralı vardı. Öldürmemek. Peki
neden şu anda işe yaramıyordu bu? Neden kendine hakim olamıyordu?
Sonunda Jokerin boynundan gelen kıtlama sesiyle Son nefesini
vermişti ellerinde. Ancak tek bir cümle çıkmıştı ağzından makyajlı adamın.
“Ben kazandım”
Jokerin cansız bedenini bıraktı olduğu yere. Yaptığı şeye
inanamıyordu. Neden yapmıştı bunu? Ne olmuştu da yapmıştı? Nasıl bu kuralını
çiğneyebilmişti? Boşluğa bakan gözleri yerdeki deftere kaymıştı birden. Deftere
o kadar hızlı hamle yapmıştı ki ayağa kalkmak yerine emeklemişti bir süre
yerde. Sayfaları çevirip son yazılara geldiğinde okumaya başlamıştı.
İlk defa bu kadar dehşete düşmüştü. Gerçek kimliği olan
ismiyle başlıyordu yazı. Bir dizi cümle ise az önce olan biteni anlatıyordu.
Sonunda ise nasıl kendi elleri arasında can verdiğini yazıyordu Jokerin. Gerçek
ismi de buradaydı. O bile o kadar şaşırtıcıydı ki çelik gibi psikolojisini son
raddesine kadar zorluyordu.
OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER
Yorum Gönder