Kayıtlar devamlı olarak editlendiği için blog ismi böyle seçilmiştir ara sıra girip tekrar bakmanızı tavsiye ederim.

27 Ağustos 2016 Cumartesi

Ölümcül Şaka 3/3 -BatmanxDeathNote fanfic-

Bölüm 1

Yoğun bir gün olmuştu. Bir ihbar ile başlayan olaylar silsilesi olabilecek en kötü ihtimali de beraberinde getiriyordu. En büyük düşmanının eline geçebilecek çok tehlikeli bir silah. İstihbaratını toplamış karanlık mağarasına çekilmişti. Her ne kadar özünde mağara olsa da içindeki ileri teknoloji ürünler ile benzerlerinden ayrılıyordu.

Kendisi içeri girdiğinde ışıklar yanmış ve son teknoloji ürünü bilgisayarın ışığı tek aydınlık nokta iken artık her yer görünüyordu. Zırhlı aracın kapısı üst tarafından bir bütün şeklinde açıldı. İçinden çıkan kostümlü kahraman ise kendini bir insanın geliştirebileceği en uç noktalara kadar eğitmiş bedeniyle indi araçtan. Normalde bu mağara en mahrem yerlerinden biriydi kendisi için. Buna olan güveni sayesinde araçtan iner inmez sembolü olan yarasa maskesini sıyırırdı normalde kafasından. Kendisinden başka bir el temas ettiği anda ufak bir bayıltıcı gazdan uygun dozda elektrik şokuna kadar envai çeşit çeşit önlem içeren bir maskeydi bu. Ancak bu sefer çıkartmamıştı. Bir başka göz görebileceği için değil. Hiçbir göz bakmıyordu zira kendisine. Ancak yapacağı konuşmanın ciddiyeti gereği çıkarmamıştı maskesini henüz.

Pek çok ekranın bulunduğu bilgisayarın karşısına oturup saati kontrol etti. Eğer olabilecek bütün ihtimaller ile kafası meşgul olmasaydı böylesine genç biriyle neden işbirliği yaptığını sorgulayabilirdi. Cevabı basitti aslında. Kara şovalyenin bile sınırları vardı. İnsan olmanın getirdiği sınırlar.

Ekran açılıp belli bir font ile yazılmış tek bir harf belirdi vakit gelince. Bir dakika bile geç ve ya erken açılmamıştı ekran. Tam belirledikleri saatte gelmişti. Kullanılan font gereğince dik çubuğun ortası boşluk üstten kıvrımlıydı. Ters dahi bakılsa yine aynı “L” harfini verecek şekilde tasarlanmış bu harfin arkasında büyük bir dedektiflik örneği duruyordu. Stratejist olarak kendisi daha iyi bir yer edinmiş olsa da batman bu zekayı takdir ederdi. En azından bu kadar sert olmasaydı edebilirdi.
Ciddi ama genç işi bir duruşu olan harften ses yükseldi

“Ben L”

Muhattap aldığı kişi özel yapım eldivenlerini geçirdiği ellerini ağzının önünde kavuşturmuş öylece bekliyordu cevap vermeden. Bunun üzerine kendisine seslendi büyük harf

“Batman?”


Cevap beklemeye devam etti bir süre. Sonunda aldığı karşılık ise kendisi gibi bir dedektif için bile çok az ihtimalle beklediği bir cümleydi

“Bu işten çekilmeni istiyorum.”

L lakabını kullanan dedektifin uykusuz kalmaktan altı mosmor olmuş gözleri hafifçe oynadı. Basit bir beyaz T-shirt altında kot pantolon ile sandalyeye iki ayağının üstünde çömelmiş bir pozisyonda oturuyordu. Ekran karşısında geçirdiği onca zaman sonra eğikleşmiş boynunu ekrana uzattı biraz daha.

“Bu artık kişisel bir mesele ”
“Senin için olduğu kadar Kira içinde öyle.”

Sorulardan çok direk sorulacak soruyu tahmin edip verilen cevaplarla süren konuşmanın farkında olan L bunun manasını kavramıştı hemen.

“Olaylara müdahil olan kişiler yüzünden işbirliği yaptığımızı düşünüyorum”

Kullandığı geçmiş zaman eki bile akıcı İngilizcesi ile tam olarak söylemek istediğini verecek kadar iyi seçilmişti. Kara şovalye ise aynı kararlılık ile karşılık verdi

“Jokerle yalnız ilgilenmeliyim”

Düşmanın kendisi gibi bir delikanlı için fazla tehlikeli olduğunu belirtmişti konuştuğu kahraman.

“Kiranın elindeki güçte öyle. Bu yüzden onu yakalamalıyım”
“Kirayı yakalarsan bu işi bitirirsin. Joker ise defalarca yakalanmış biri.”

İki dedektiften beklendiği gibi tek bir soru sorulmuyordu. Soruları biliyorlardı. Cevapları da biliyorlardı. Bu konuşma sonuçların karşılaştırılıp tartılmasından ibaretti.

“Onun için her şey bir şakadan ibaret”
“Gerçek ismimi bilmiyor”
“Benim de öyle”

L durdu. İsmin önemi olmadığını kavramıştı az önce. Elbette bunu biliyordu. Ancak bunu bir avantaj olmadığını yeni kavramıştı. Durumu daha iyi idrak ettiğini belirten bir şekilde hafifçe kafasını oynattı.

“Benim için endişelenirsen bu davada ilerleyemezsin”
“Bu davada ilerlemeyeceğim...”

Dedi bir düğmeye uzanırken, zira görüşme sonlanmıştı kendisi için

“Bu davayı bitireceğim”

Kara şovalye konuşmayı sonlandırırken Gotham şehrinin ücra bir köşesinde de bir Japon lise öğrencisi ağır makyajına rağmen yanaklarındaki yarlarını kapatmayan suratla konuşuyordu. Palyaço makyajı yapmış ve mor ile sarı tonlarında bir takım elbise giymişti konuştuğu kişi. Devamlı sırıtan yüzündeki caniliği makyaj dahi kapatamıyor aksine daha çok öne çıkarıyor gibiydi.

“Demek uh…şu katilin yerini biliyorsun, adı neydi?”
“Kira”

Kısa bir kahkaha attı makyajlı adam.

“Kira evet, sizin dilinizde katil demek değil mi? Ne kadar basit, onca insanı öldürdükten sonra daha klas bir isim veremezler miydi? En azından fanları tarafından”

Liseli genç karşılık vermedi. Etrafında olup biteni gözlemeye çalışıyordu. Ancak çelik gibi iradesi sakin kalmasını sağlıyordu. Yine de odada ki uyuşturulmuş ve kafayı bulmuş insanların birbirlerine savsakça vurmalarına aldırmamaya çalıştı.

“Eh yaptığı şey suçluları öldürmek”

“Yine de yarasaya karşı koymak için bana geliyor ne riyakar ama. Eğer yaptığı ironi bu kadar komik olmasaydı ona asla yardım etmezdim”
“Bunun için müteşekkir.”
“Ben de küçük hücremin çevresindekilerin bir anda birbirlerini öldürmeye başlamalarına müteşekkirim. Aynı benim Joker Venom’a benziyor. Sanki ben yapmışım gibi. Zekice ve komik zira üstümde hiç o kimyasaldan kalmamıştı”

Tekrar bir kahkaha basan Joker neden Kiranın kendisinin gelmediğini sormuştu peşinden bu demir iradeli gence.

“Böyle bir ortama girmek istemeyeceğini sanıyorum”
“Neden burası şahane değil mi?”

Bir sihirbazın en iyi numarasını sergilemesi gibi ayağa kalkıp gösteriş bir şekilde etrafını sundu gözler önüne. Belli ki az önce bahsedilen kimyasalı almış insanlar birbir düşmeye başlamıştı yüzlerinde hiçte doğal olmayan bir gülümseme ile.

Lise öğrencisinin Japon şivesinden kaynaklanan eğreti İngilizcesi buna bir karşılık bulamıyordu sözcük dağarcığında. Sonunda bu hiçbir şeyin yerli yerinde durmadığı ortama kendi dilinde bir kelimeyle karşılık vermişti.

“Kaos”
“Ah bu kelimeyi biliyorum. Ancak Kaos iyidir Light Yagami çünkü kaos eşittir.”

Bir an ne diyeceğini bilememişti Yagami. Karşısında bu kadar çılgın biri varken soğukkanlığını korumak için bütün iradesini kullanıyordu. En son bu kadar kendini zorladığında L bizzat kendisi kim olduğunu söylemişti Yagamiye. Ancak o zaman bile en azından çevresine kendisini her an korumasını gerektirebilecek bir kaos hakim değildi. Sonunda sadece bir elçi olduğunu hatırladı birden. Belki de bu kadar soğukkanlı olmak iyi değildi. Bu manyak Kira olduğunu öğrenirse ne yapacağını kimse bilemezdi. Bu yüzden sessiz kalmak yerine tedirginliğinin birazını dışa vurmaya karar verdi.

“Katılmıyorum. Kaos değişkendir. Örümcek için normal olan sinek için kaostur”
“Ah demek öyle”

Hala çevresini göstermekle meşgul olan Jokerin arkası dönük kurduğu bu cümle sırasında bir an sesi değişmişti sanki. Hatamı yapmıştı? Belki de yakalanmıştı. Sakin kalmaya özen gösterdi tekrar. Tam bu sırada hızla dönüp makyajlı yüzünü dibine kadar getirdi lise öğrencisinin. Bir an kendisine saldıracağına emin olduğu bu hareket sonrası nazik bir ses ile gülümsemişti kendisine

“Tanıştığıma memnun oldum Light Yagami. Merak etme yarasa ile ilgileneceğim. Kiraya söyle-Ne tuhaf bir isim- kendine dikkat etsin. Zira seni görünce Kiranın bir çocuk olabileceğini düşünüp endişelendim.”

Ardından kahkahalar atarak gidip kendi yaptığı kaos içindeki insanları bir kenara götürmeye başladı. Yagami ise artık yol edildiğini anlamış geldiği yoldan dönerken arkasına bile bakmamıştı. Ancak Ryuk’un yorumuyla ne olduğunu öğrenmişti

“Hah şuna bak insanları tepeden tırnağa bağlıyor. Zaten uyuşuklar onları bu kadar bağlamanın anlamı ne ki?”

Kaldığı otele gidene kadar az önce yaptığı iş(!) görüşmesini düşünüyordu. Ortamın ne kadar acayip olduğundan yol boyu dem vuran Ryuk ise Yagaminin durumunda bir tuhaflık sezmişti. Hatta bunu dile getirmekten çekinmemişti

“En son L ile görüştüğünde böyleydin”

Otele vardıklarında ise bu tespitinde ne kadar haklı olduğunu gördü. Zira aynı çığlık ile masaya ellerini vurup ardından kafasını kollarına gömmüştü

“Lanet olsun! Beni yakaladı. Üstüne bana çocuk muamelesi yaptı. Lanet olsun!”

Gözlerinde tıpkı ölüm defterini en yoğun kullandığındakinden bile daha karanlık bir bakış belirdi birden

“Sen görürsün Joker. Batman aradan çekilsin seninle de işim var”

“Ooo korkunç. İnsanlar çok korkunç”


Bölüm 2

Suçluların ölüm oranı artmaya başlamıştı Gotham’da. Bir gecede aniden yükselen ölümleri suçun büyük oranda azalması takip etmişti. Bu durum sadece tek bir kişiyi etkilemiyordu.
Kahkahasını tüm Dünyaya duyurmak istercesine kendinden geçmiş Joker bir gemi dolusu insanı rehin almıştı bu sefer. Ancak ortada birden fazla yolcu gemisi vardı ve hepsi pencerelerine kadar boyanmış olduğu için içerisi görünmüyordu.

“Onda bunda şundadır. acaba insanlar hangi küçük kayıktadır? Yarasa gelip doğru kayığı bulacak mıdır? Yoksa 100 kişinin daha kanı ellerine mi bulaşacaktır?”

Aynı kahkaha tekrar yükseldiğinde içinde kara şovalye dışında başka kimsenin olamayacağına kanaat getirilebilecek kadar siyah bir uçak yaklaştı gemilerin ortasına. Batman maskesinin altında gözlerine inen ufak beyaz ekrandan en çok sinyali takip ederek rehin alınan insanları arıyordu. Sonuçta herkesin bir cep telefonu olmalıydı öyle değil mi? Bunlardan yayılan sinyalleri takip edebileceğini düşündü.

Ancak ekrana gelen görüntü işini kolaylaştıracak türden değildi. Bütün gemilerde yoğun bir cep telefonu sinyali vardı. Teknolojiye bel bağlayamayacaktı belli ki. Neyse ki yeni ortağı insan gücü yardımında bulunmuştu da bir de Kira denen katille uğraşması gerekmiyordu.

L iseJokerle iş birliği yaptığına inandığı Kiranın yerini tespit etmek için öncelikle Jokerin en son bulunduğu yerleri araştırmaya girişmişti. Kara şovalyeden aldığı istihbarat ile bunu başarabilmiş sonunda belli bir bölgeye kadar indirgemişti ihtimalleri. Hemen helikopterine atlayıp sadık uşağı ile olay yerinde bir hava turu düzenlerken aşağıdan da emrindeki polis birimlerini harekete geçirmekten geri durmamıştı.

Ancak her türlü trafiği ve bürokrasiyi aşan yetkisi ve parası tek bir şeyi geçmesine engel oluyordu. İnsanlar…

Kiranın Gotham gibi suçtan kokuşmuş bir şehre gelip suçluları Batman’nin asla yapmadığı ve yapmayacağı şekilde temizlemesi halkın dikkatini çekmişti. Envai çeşit suçludan çok çeken halk sonunda bir umut ışığı görünce sabırlarının son raddesine geldiklerini gösterip Kiranın hareketlerine destek vermeye polisi durdurmaya başlamışlardı.

Sadece bu kadarla kalsa iyi pek çok poliste onlara destek veriyordu

“Ortağımın Bane tarafından tek yumrukta nasıl öldüğünü gördüm gözlerimle! Bir kalp krizi onun için iyilik bile sayılır!”
“Bay Freeze babamı çalıştığı depoda iş arkadaşlarıyla dondurduğunda cesedini almak için buzlarının çözülmesini beklemek zorunda kalmıştım!”
“Scarecrowun bütün şehri nasıl kimyasallara boğup bizi birbirimize öldürttüğünü hatırlamıyor musun? Kendime geldiğimde dahi ellerimi çocuğumun boğazından çekerken nasıl zorlandığımı!?”

Bütün şehir değil belki ancak yeterli bir kısım Kirayı koruyordu Gotham şehrinde. Yıllardır canlarına tak eden suçluların temizlenmesi fikri fazlasıyla cazipti onlar için. Kim onları suçlayabilir? Batman denilen sözde kahramanın tek yaptığı onları bir hapse tıkmaktı.

Yine de bu kendilerine karşı olan düşüncelerin olmadığını göstermiyordu.

“Onlar suçlu değil. Pek çoğu sadece akıl hastası. Bu yüzden normal bir hapishaneye tıkılmıyorlar Arkham’a yollanıyorlar”
“Bunu ölen ortağıma anlat!”

 İnsanlarla uğraşmaktansa Kiraya odaklanmayı tercih eden L ise düşüncelerine dalmıştı helikopterin içinde çikolatalı krakerlerini yerken.

“Neredesin Kira?”

Bu sırada Batman birkaç gemiyi taramış ve birkaç suçluyu etkisiz hale getirmişti birkaç dakikada. Normalde mevcut operasyonda çalışan suçluların dosyalarını inceler tam olarak nereye vuracağını nasıl bir psikolojiyle sorgulayacağını bilirdi. Ancak Joker böyle bir ihtimali çözdüğünden beri süre sınırı koyardı hep. Özellikle dosyalarına ulaşması kolay suçlular olduğunda süreyi mümkün olduğunca optimum seviyede tutardı.

Bu süre meselesini sırf bu yüzden kısa tuttuğunu ilk fark ettiğinde en büyük düşmanı tarafından ne kadar kolay çözülebileceğini fark eden batman ise çareyi doğaçlamada bulmuştu. Artık araştırma yapmıyordu. Zekasına ve tecrübesine güvenerek o an karar verirdi suçlunun psikolojisine. Bu konuda yıllar geçtikçe daha iyi olmuştu. Oldukça vakit tasarrufu da sağlıyordu kendine.

 Sorguladığı adamlardan anladığı kadarıyla sonunda yolcuların birkaç gemiye bölündüğünü çözmüştü. Ancak canını sıkan nokta daha farklıydı. Uçağında Alfred tarafından verilen haberden beklediğinin aksi bir durum, suçlular hala çalışmaya devam ediyordu. Bunun nedeni ise jokerden Kiradan olduğundan daha fazla korkuyor olmalarıydı.

Vakit daraldıkça bir şüphe düşmüştü aklına kara şovalyenin. Bu işte diğerlerinden farklı bir durum vardı. Joker her zaman bizzat olayı izlemesi ve ya içinde olması ile övünürdü. Gösteriyi sunan kişi olmalıydı. Ancak bu sefer sadece bir ses kaydı ile gemi hoparlörlerinden tekrarlayan bir yayın yapıyordu. İçeri girerken çoğu kahkahadan ibaret olduğu için bu kaydın kendisi olabileceği ihtimali üzerinde durmuş gemideki kaptan kamarasına bakmıştı her geçişinde. Ancak oralarda yoktu. Neredeydi bu lanet olası palyaço?

 Ses kaydına baktığında bir süre hesaplaması işine girişti bu sefer. Ses kaydının süresi ve her gemide ne kadar vakit geçirdiğiyle ilgili bir hesaplamaya girişip bir şeyi teyit etmek istedi kendince. Bir yandan hiç durmuyor bir suikastçinin üzerindeki teçhizata rağmen hafif ayaklarıyla koşma tekniğini kullanarak gemiden gemiye koşturuyordu.

Batman hesaplamasını yaparken L ise zekasıyla birleştirdiği hayal gücünü kullanarak kendine bir kere daha aynı soruyu sordu, çikolatalı krakerleri bitmiş parmaklarını yalarken

“Kira olsaydım ne yapardım?”

Bir yandan radyodan dinlediği suçluların ölüm haberi ile bir fikir cereyan etmişti kafasında.

“Pek çok suçlu kendilerine hemen müdahale edilebilmesi için hastaneleri rehin almaya başladı.”
“Watari, en merkezi hastane nerede?”

Batman gemilerde harcadığı süreyi ve ses kaydını hesapladığında ilginç bir sayı ortaya çıktığını fark etti. Eğer bütün gemilere aynı sürede ulaşıp herkesi kurtarırsa geriye hala vakti kalıyor ve ses kaydı da belli bir sayıda tekrarlanıyordu. Yani kendisine fazladan süre vermişti bu sefer. Peki neden? Onları kurtarması için mi? Kendisini mi oyalıyordu? Belki de suçluları kurtarmak için Kiranın peşine düşmesini istemiyordu? Ancak o zaman neden kendisine bu kadar süre versin ki? Ya da belki, sadece belki Kiranın peşine düşmesini istiyor olabilir miydi? Tekerleme tekrar çaldı

“Onda bunda şundadır. acaba insanlar hangi küçük kayıktadır?”

 Kayık! Bunlar kayık değil! Bunlar yolcu gemisi! Hemen bir bölge taraması istedi Alfredten. Bölgedeki tek kayık vardı. Diğerleri Batman’nin kurtardığı insanların bindiği polis botlarıydı. Ancak bunu daha önce fark etmiş olsa da önce yolcu gemilerini boşaltması gerekiyordu. Bu yüzden adımlarını hızlandırıp daha sert bir şekilde suçluları etkisiz hale getirerek yoluna devam etti.
L ise hastanenin helikopter pistine varmış Watari ile helikopter pistine basmışlardı ayaklarını. Suçlular birbir kalp krizine kurban gitmeye devam ederken. Hastanede büyük bir koşuşturmacanın hakim olduğunu fark etti. Pek çok suçlunun morga taşınıyor olmasının yanında ölmek üzere olan suçlulara pekte istekli olmayan bir şekilde yardımcı olmaya çalışan hastane çalışanlarının arasında yerde öylece yatmış pek çok ünlü Gotham suçlusu vardı. Kambur dedektifin kulakları böyle bir ortamda beklediği son sesi yakalamıştı. Bir kahkaha, tıpkı rıhtımdakine benzeyen bir kahkaha. O yöne yöneldiğinde birden iki maskeli suçlunun birbirine yumruklarıyla giriştiğini gördü. Kahkahada o sırada durup bir şeyler söylemişti. Kendisi duyduğu için hemen helikoptere dönmelerini belirtti Watariye. Zira aracının geldiğinden bahseden palyaço makyajı yapmış biri elinde bir defterle yukarı çıkıyordu.

Bu sırada gemideki herkesi botlara bindirip kayıpa varmış kara şovalye ise istemediği bir manzara ile karşılaşmıştı. Ayaklarından kafasına kadar iplerle bağlanmış bir lise öğrencisiydi bu. İpler ağzını dahi kapattığı için sadece anlamsız sesler çıkartabiliyordu. İplerini çözdüğünde bunun Japon bir lise öğrencisi olduğunu gördü

“Lütfen yardım edin. Ah sen batmansin”

Kendisinden bir korkmuş sonra kendine gelmiş olan genç kara şovalye için pekte beklendik bir tepki değildi. Kendisinden korkmasını anlayabilirdi ancak bu kadar çabuk kendine çeki düzen vermesinin biraz tuhaf olduğunu kabul etmeliydi.

Yagami ise sonunda iplerden kurtulduğunda oyalamak istediği kahraman tarafından çözülünce ikinci kimliğinin açığa çıktığını düşünmüştü bir an. Ancak öyle olmadığını anladığında işbirliği yaptığı kişi tarafından nasılda tuzağa düştüğü için içinden bir küfür daha etti.

Otel odasına kadar takip edileceğine ihtimal vermeyen Light Yagami otel odasında dinlenirken birden içeri giren iki kişi tarafından kaçırılmıştı. Sonra kafasına vuran sert bir cisimle bayılmış ve şu an yeni fark ettiği üzere bir kayıkta uyanmıştı bağlı olarak. Bir örümcek tarafından ağlarıyla sarılan bir sinek gibi bağlanmış olmasının neye referans olduğunu ise sadece kendi fark etmişti.

Batman bu gence iyi olacağını polislerin birazdan geleceğini söylediğinde ne özelliğini olduğunu sormuştu.

“Bilmiyorum”

Batman bu sefer biraz şüpheyle yaklaştı gence. Eğer bir nedeni olmasaydı Joker onu buraya yönlendirmezdi.

“Emin misin?”

Diye üsteledi kara şovalye. Ancak başka bir cevap kulaklığındaki Alfred tarafından gelmişti.

“Bay Wayne hemen hastaneye gitmeniz gerekiyor”
“Ben iyiyim”
“Kendiniz için değil, efendim. Korkarım davadaşımız Joker’e aracını kaptırmış”

Batman tam da olmamasını istediği bir durumla karşı karşıyaydı. Ondan açıkça Jokerden uzak durmasını istemişti ancak artık çok geç olmuştu.

Hemen kayıktan çıkıp havaya bir tür balon attı. Hazırda bekleyen uçağı da kendi olduğu yere dönüp hızlanmaya başlamıştı. Balona çarpan uçak sahibini de alarak Gotham’ın karanlığına karıştı bir anda.
Yagami ise Joker gibi hastalıklı birinin ölüm defteri gibi bir silahla neler yapacağından korkarak polis botunu beklemeye başladı. Güvenmesi gereken son kişiyle iş birliği yaprak resmen yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştu


Bölüm 3

Hastaneye varan uçaktan atlayan kara şovalye iş birliği yaptığı gençle karşılaşmıştı sonunda. Ancak muhabbet için zaman yoktu. Yine de tek bir cümle ile bu zamanı harcamaya karar verdi.

“Sana bu davadan çekilmeni söylemiştim”
“Yeterince tecrübeli değilim diye mi?”
“Nereye gitti?”
“Bilmiyorum ama bir tahminim var”
“Nasıl?”

L nereye gittiğine dair olan tahminini belirtince Batman bile çok mantıklı olduğunu kabul etmek zorunda kaldı. Ardından devam etti genç dedektif

“Tecrübe eksiğim olabilir Batman ama senin kazandığın tecrübe ile eksilen şey hala bende var. Hayal gücü”

Gerçekten de tecrübesi sayesinde az önceki lise öğrencisini kurtarabildiğini kabul etmeliydi. Ancak Jokerin sonraki hamlesini üstünde ne kadar çalışırsa çalışsın hala tahmin edemiyordu. Bu eksikliğini gideren genç dedektife baktı. Teşekkür etmedi. Alışkanlığı değildi. Süperman olsa yapabilirdi ancak kendisi yapmazdı. Daha fazla vakit kaybetmemek için hazırda bekleyen uçağına atladığı gibi helikopterin son bulunduğu yere gitti.

Vardığı yer beyaz sarayın önüydü. Hala motoru çalışan helikopterin yanında elinde bir defter ve kalemle kendi kendine konuşan Jokeri gördü. Hiç vakit kaybetmeden uçaktan atladı.
Joker ise yeni tanıştığı ölüm meleğiyle koyu bir sohbete dalmıştı bile.

“Demek o çocuğun amacı tüm suçluları öldürmek ve ölüm meleği gözlerini dahi almadı ha?”
Kahkahaları arasında bunun ne kadar saçma olduğunu belirtti.
“Ne kadar basit bir heves ardında koştuğunu göremeyecek kadar kibirli olması da cabası. Eğer gerçekten bir amacın varsa ortaya hayatını koymalısın.”
“Sanırım haklısın”

Diye karşılık verdi Ryuk. Amacının Batman tarafından öldürülerek bütün bir felsefeyi yıkmak olduğunu belirttiğinde Kiranın amacı birden küçülmüştü ölüm meleğinin gözünde.

“Joker!”
“Ah işte onur konuğumuz da geldi.”

Arkasını döndüğünde gözlerinde değişik bir parlaklık vardı. Bu kırmızı parlaklık jokerin tehlike seviyesini daha ne kadar arttırdığını gösteriyordu. Ölüm meleğinin gözlerini almıştı.

“Bir adım daha yaklaşırsan kalbini tekletirim Bruce”

Üzerine koşmakta olan kara şovalye hem gerçek kimliğinin ortaya çıkmasıyla hem de yapılan tehdidin gerçekliğiyle durmuştu bir anda. Bu sırada iki kelime daha yazdı Joker deftere.

“Nasıl mı? Ölüm meleğinin gözleri sayesinde, merhaba de Ryuk”
“Her ne yapıyorsan vazgeç Joker”
“Ah yani bu defterle yapabileceklerimden mi bahsediyorsun? Onunla işim bitti. Alabilirsin”

Batman durdu. Bu nasıl bir tuzaktı böyle. Ya da tuzak mıydı? Defteri Batman’nin ayaklarının dibine attı. Helikopterin pervanesi yeni durduğu için artık şiddetli bir rüzgar olmadığından tam olarak ayaklarının dibine düşmüştü defter.

“Sen ne yaptın? O sayfa da ne?”
“O çocuğu kurtardın mı?”
“Ne yaptın dedim!?”

Ne olacağını kestiremediği için ne yapacağını da kestiremeyen kara şovalye Jokere saldırıp her ne olursa durdurmak istiyordu.

“Ah sadece aklıma gelen her suçlunun ve Dünya liderlerinin ismini yazdım.”

Kara şovalyenin mantığı defteri almasını söylüyordu ancak içinde durduramadığı bir hiddetle Jokere saldırması daha ağır geldi. Nedeni ne kadar sorgularsa sorgulasın bulamıyordu. Tek yapabildiği Jokeri dövmekti artık. Joker ise sadece kahkaha atıyordu. Suratına aldığı her bir yumruk darbesiyle kahkahası bir an kesilse de bitmek bilmeyen bir arzuyla kaldığı yerden devam ediyordu sesi
Sonuda ne gülecek mecali kalmıştı ne de kahkahasını duyuracağı sesi. Ancak hala gülümsüyordu. Dağılmış yeşil saçları altındaki makyajıyla karışmış kanı arasında dudaklarının altındaki sarı dişlerini gösterebiliyordu hala. Batman içindeki hiddeti bir türlü dizginleyemiyordu. Bu daha önce hiç olmamıştı. Neden tutamıyordu kendini. Sanki elleri kendiliğinden hareket ediyordu.

Kafasına gitti elleri. Boynunu kırmak için hamle yapacaktı belli ki. Ancak bütün hücreleriyle bunu yapmamasını haykırıyordu kendine. Neler olduğunu anlamamıştı ancak kendisini durduramıyordu bir türlü. Pek çok kuralı esnetebilirdi. Suçluları hastanelik olacak derecede dövebilirdi. Eğer bedeni kaldırabilecekse başka birini öldürebilecek bir yöntemi daha güçlü düşmanlar üstünde kullanabilirdi. Yine de mutlak tek bir kuralı vardı. Öldürmemek. Peki neden şu anda işe yaramıyordu bu? Neden kendine hakim olamıyordu?

Sonunda Jokerin boynundan gelen kıtlama sesiyle Son nefesini vermişti ellerinde. Ancak tek bir cümle çıkmıştı ağzından makyajlı adamın.

“Ben kazandım”

Jokerin cansız bedenini bıraktı olduğu yere. Yaptığı şeye inanamıyordu. Neden yapmıştı bunu? Ne olmuştu da yapmıştı? Nasıl bu kuralını çiğneyebilmişti? Boşluğa bakan gözleri yerdeki deftere kaymıştı birden. Deftere o kadar hızlı hamle yapmıştı ki ayağa kalkmak yerine emeklemişti bir süre yerde. Sayfaları çevirip son yazılara geldiğinde okumaya başlamıştı.

İlk defa bu kadar dehşete düşmüştü. Gerçek kimliği olan ismiyle başlıyordu yazı. Bir dizi cümle ise az önce olan biteni anlatıyordu. Sonunda ise nasıl kendi elleri arasında can verdiğini yazıyordu Jokerin. Gerçek ismi de buradaydı. O bile o kadar şaşırtıcıydı ki çelik gibi psikolojisini son raddesine kadar zorluyordu.

Joker kendi ölümünü yazmıştı buraya. Sonunda kazanmıştı. Batman tarafından öldürülerek kazanmıştı aralarındaki savaşı. Batmanin bütün felsefesine ihanet etmesini sağlayarak göçüp gitmişti bu Dünyadan.


OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER