Ha bu arada Tokyo Ghoul için nacizane bir tanıtımım da var.
Bölüm
Öylece gitmişti annesi. Böyle bir şeyin olabileceği hiç
aklına gelmemişti. Bu yüzden acı gerçek yüzüne tokat gibi vurupta annesinin
ghoul denen şeyler tarafından yenmiş olması yüzünden hala ağlıyordu. Sonuçta
çocuktu hala. Kimse ona kızamazdı. Kimse ona laf edemezdi. Ağlamakta haklıydı.
Ağlamalıydı.
Tam da bu yüzden birden ayağa kalkıp sırtını dikleştirerek
cama yürümesi garip gelmişti aslında. Yanaklarındaki gözyaşları kurumuş çocuk
evlerindeki katliamdan sağ çıkan üvey kardeşi Mikasa ile buraya getirilmişti.
Mikasa bile şimdi ne yapacağını kestiremiyordu artık.
“Eren?”
Eren ağlamasını durdurmadan dişlerini gıcırdatmak isteyince
hırlar gibi bir ses çıkartmıştı pencerenin önünde. Üzerindeki battaniye düştüğü
için soğuktan ürperen tenine aldırmadan pencere kenarlarından tuttu. Herkesten
önce Mikasa bir an ne yapacağını kestiremediği Erenin yanına gitmek üzere ayaklandı.
Ancak Erenin tek yaptığı bağırmak oldu. Ancak basitçe bir nara değildi bu. Bir
isyandı. Yüreğindeki mangal gibi ateşten gelen bir isyan.
“Ghoulları öldüreceğim! Her birini öldüreceğim! Birini bile
hayatta bırakmayacağım! Ghoullar ölecek!”